Teknolojinin her geçen gün gelişmesine bağlı olarak ondan etkilenebilecek her şeyde değişime ayak uydurmak zorunda kalıyor. Mimarlık pek çok disiplinle bağlantılı olduğu için değişimlerden de en hızlı etkilenen grup olabilir. Yapı ve tasarım alanında da teknolojiye bağlı olarak yıllar içinde değişen şeyleri görmek mümkündür. Bunlardan birisi de değişen şehir tipolojisine göre ev tiplerinin de değişmesidir. Eskiden insanlar geniş alanlarda az katlı evlerde oturmak isterlerdi. Ama günümüzde artan nüfus yoğunluğuna da bağlı olarak alanlar maksimum seviyede kullanılarak bina yapılmaya çalışılıyor. Bunlardan biriside mega yapılı gökdelenlerdir.

Gökdelenler çok katlı olmaları ile bilinse de aslında kendi içinde zorlu bir tasarım ve mühendislik çalışmasını gerektirmektedir. Günümüzde büyük şehirlerin pek çoğunda yüksek katlı gökdelenlerin giderek artığını görebilmekteyiz. Dubai, New York, Londra, İstanbul gibi şehirler bu yapıların çokça görülebildiği yerlerdendir. Bu tarz yapılarda tasarımın dışında matematiksel olarak da çok ciddi hesaplamalar vardır. Çünkü bir yapının yüksekliğine bağlı olarak kullanılacak malzeme türü ve miktarına kadar her şeyi değişmektedir. Ayrıca yapıların yükseklikleri arttıkça rüzgar hesabı ve binaların salınım hesapları gibi faktörlerde dahil olmaya başlamaktadır. Bunların dışında o kadar yüksekte inşaatı yapabilmenin de zorlukları vardır.

Sonuç olarak günümüzde rezidans ve otel gibi kullanım alanlarında yüksek katlı binalar bu sebeplerle tercih edilmektedir. Teknolojinin gelişmesi sayesinde yüksek dayanıma sahip malzemeler ve sistemler karşımıza çıkmaktadır. Bu şekilde de hem tasarım anlamında hem de mühendislik anlamında bu tarz mimari yapıların hayata geçirilmesi mümkün olmaktadır.